Merih Demiral vatansever mi? ırkçı mı?
UEFA, Merih Demiral’a soruşturma açarken Almanya Dışişleri Bakanlığı Demiral’ı ırkçılıkla suçladı. Bunlara alışkınız, konu Türkiye ve Türklük olunca her türlü saldırıya açığız da milli gururumuza “ırkçı” ve “futbola siyaset bulaştıran” gibi etiketler takan Türklere birkaç sözüm var: “Futbola siyaset girmesin.” diyen kişilerin kendi siyasi figürleri olarak konuştuğunu unutuyorlar. Bozkurt işareti hiçbir zaman bir siyasi partiye bağlı olmamıştır. Bunu siyasileştirmek isteyen siyasi partiler olabilir fakat bozkurt işareti Türklüğün simgesidir. Haydi malûm partiyi anlayabiliyorum. Onlar değil mi zaten Portekiz maçında Portekiz’i destekleyen? Onlara artık söylenecek bir söz yok fakat kendini Türk milliyetçisi olarak tanıtıp bozkurt işaretinden rahatsız olan siyasi partiler görüyorum. Onlar Demiral’a “Futbola siyaset bulaştırma.” diyerek aslında futbola, futbolcuya ne yapması gerektiğini söyleyerek siyaset bulaştırıyorlar. Kendi ırkından bu kadar utanan, nefret eden, korkan başka bir millet var mı acaba dünyada, merak ediyorum. Ne bileyim örneğin: Almanya, Nazi kartalından bu kadar utanıyor mudur ya da hiçbir yerde paylaşmamak için elinden geleni yapıyor mudur? Veya milli takımlarının armasında bulunan onların gücünü temsil eden horozun, bir siyasi araç olduğunu düşünen Fransız vatandaşı var mıdır? Konu Arap ırkını savunmaya gelince birlik olan tüm partiler; konu Türklük olunca, milli futbolcumuzu, Türklüğü temsil eden bir hareket yaptı diye soruşturma açan UEFA’ya karşı korumayı düşündü mü? Benim kökenim Kürt olmasına rağmen Türk milliyetçiliğini siyasetten ayrı tutup her vatandaşın yapması gerektiği gibi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak savunurken oy verdiğimiz siyasi partilerin, Türklüğü temsil etmesi gereken vekillerin, siyasi yöneticilerin savunmayı bırak ilk hançeri saplamaya kalkışması utanç vericidir. Koca bir sezon utanç verici bir yönetimle geçmişken tarihin en rezil Türk futbol sezonu kısa bir süre önce bitmişken futbola siyaset bulaşmıyor fakat bozkurt işareti ile Avusturya’nın Türklüğe olan ırkçı duruşuna karşılık veren Merih Demiral’ın futbola siyaset bulaştırdığı düşünülüyor. Bu yozlaşmış zihniyetlerin bu ülkeye fayda getireceğini düşünmek ahmaklıktır. Çok değil bundan bir hafta önce Kayseri’de küçücük bir kız çocuğu Suriyeli bir mülteci tarafından tecavüze uğrarken susan, mültecilerin ülkede kalmasını isteyen oy tabanımız var diye ses çıkarmayanlar, siyasi parti ortağı olan partilerin tepkisini çekmemek için konuşmayanlar, konu bozkurt işaretine gelince kuru kalabalıktan ibaret olmadıklarını unutmasınlar. Siyasi çıkarlarınıza uymuyor olabilir fakat unutmayın ki sizler Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından seçilen veya atanan kişilersiniz. Bu durum sadece siyasi yöneticiler ile de alakalı değil tabanda da çok büyük çatlaklar var. Bir mültecinin ona açık giyindiği için bakmasından rahatsız olup laikliği “açık giyinmek” sanan karısına kızına bu şekilde davranıldığında tepki gösterip ama başkasına olunca üç maymunu oynayan konu siyasete gelince Arapların ülkede kalmasını hak olarak gören bir zihniyet var ülkede. Kendisiyle çelişen başka bir millet daha yoktur muhtemelen. O yüzdendir ki Merih Demiral, sizlerin aksine, dünyada hâlâ Türklerin var olduğunu, seslerinin çıkarsa son ses çıktığını, tarihteki gerçek Türklerin kanlarının torunlarında hâlâ var olduğunu gösterdi.
Orhun Kitabeleri’nde Bilge Kağan’ın dediği gibi: “Türk-Oğuz beğleri, milletim, işitin! Üstte mavi gök çökmedikçe, alta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir… Ey Türk! Titre ve kendine dön!…”
Bir sözüm de şu: Türk Gençliğine, Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu vatanı savunmaktan asla vazgeçmeyelim. Bize miras olan Gençliğe Hitabe’de de dediği gibi: “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet korumak ve müdafaa etmektir. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir.”
Sözümü Atatürk’ün: “Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında kardeşçe yaşayan her vatandaş Türk’tür.” ilkesinden aldığım onurla söylemekten asla utanmayacağım ve her zaman en yüksek sesimle söyleyeceğim; onurum, şerefim ve gururum olarak gördüğüm: “Ne Mutlu Türküm Diyene!” ile bitiriyorum. Umarım bir an önce özümüze döneriz…
Murat Çetinkaya / Onyedi Eylül Gazetesi
Yorum gönder