Aleyna Çakır davası kapanmadı: İntihara teşvik ve eziyet suçlamaları gündemde
Aleyna Çakır, gerçek adıyla Sema Esen, 3 Haziran 2020’de Ankara Keçiören’deki evinde bornoz kuşağıyla asılı halde ölü bulundu. Bu ölüm, “İntihar mı yoksa cinayet mi?” tartışmalarına yol açtı ve kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Çakır’ın ölümüyle ilgili olarak sevgilisi Ümitcan Uygun baş şüpheli olarak soruşturma sürecine dahil edildi. Ancak ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Olayın ardında genç kadının ölmeden önce şiddete maruz kaldığına dair bazı önemli detaylar ortaya çıktı. Aleyna Çakır’ın daha önce Ümitcan Uygun’dan şiddet gördüğü, hatta baygın haldeyken çekilmiş görüntülerinin sosyal medyada paylaşıldığı öğrenildi. Bu görüntüler, ölümünden yaklaşık 1.5 ay önce kaydedilmişti ve Çakır’ın Ümitcan’a karşı tedbir kararı aldırdığı da biliniyordu. Bu durum kamuoyunda Ümitcan’ın cinayete karışmış olabileceği yönünde şüpheleri artırdı.
Olay, Müge Anlı’nın televizyon programında detaylıca ele alındı ve geniş kitlelere ulaştı. Çakır’ın ailesi ve kadın hakları savunucuları, Aleyna Çakır’ın ölümünün aydınlatılması için baskı yaptı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gibi gruplar, Çakır’ın erkek arkadaşı tarafından defalarca şiddet gördüğünü ve ölümünün “şüpheli” olduğunu belirterek adalet çağrısında bulundu. Aynı dönemde, Çakır’ın şüpheli ölümünün ardından Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun da başından vurulmuş halde ölü bulundu. Bu olay, durumu daha da karmaşık hale getirdi ve Gülay Uygun’un ölümü de kamuoyunda intihar mı yoksa cinayet mi sorularını gündeme getirdi.
Adli Tıp raporu, Aleyna Çakır’ın intihar ettiğini öne sürdü. Ancak dava sürecinde Çakır’ın ölümünün cinayet olup olmadığı, Ümitcan’ın onun üzerinde psikolojik baskı kurup kurmadığı ve fiziksel şiddetin etkileri tartışılmaya devam etti. Savcılık, soruşturmayı dört yılın sonunda tamamladı.
İddianame ve sonuç
İddianamede, özellikle olay gecesine ait taraflar arasında gerçekleşmiş olan WhatsApp yazışmalarına dikkat çekilerek: “Çakır’ın aklında hiç var olmadığı halde intihar duygusu ve isteği oluşturduğu, sonrasında bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere WhatsApp durum mesajında yaptığı paylaşımla müntehireden kurtulma arzusunu yinelediği ve bu şekilde müntehireyi intihara teşvik edip intihar kararı almasını sağlayarak bu kararı eyleme geçirme fikrini kuvvetlendirmesine sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.” denildi. İddianamede eziyet suçu yönünden ise Aleyna Çakır’ın vücudunun değişik yerlerinde bulunan kızarıklık ve morluklar bulunduğuna dikkat çekilerek: “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin değişik tarihlerde ve süreklilik gösterir bir şekilde müntehireye karşı işlediği fiziksel ve sözlü şiddetin eziyet boyutuna vardığı anlaşılmıştır.” denildi.
Ümitcan Uygun, ayrıca evinde ölü bulunan Esra Hankulu’nun ölümüne ilişkin davada 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu olay, Türkiye’de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konularının gündemde daha fazla yer bulmasına ve toplumun bilinçlenmesine katkıda bulundu. Aleyna Çakır olarak bilinen Sema Esen’in ölümü, pek çok kişi tarafından bir simge haline geldi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık yaratılmasına destek oldu.
Mert Sarıkaya / Onyedi Eylül Gazetesi
Yorum gönder