YAPAY ZEKA TÜRKİYE HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR? (10 KASIM ÖZEL)
Merhaba, ben Mert! Onyedi Eylül Gazetesinde, her 5 günde bir yapay zeka ile gündemi ele aldığım yeni köşemde sizlerle buluşacağım. Bu yazı serisinde, algoritmaların dijital dünyamızı olduğu kadar düşünce dünyamızı da nasıl şekillendirdiğine yakından bakacağız. Teknolojinin hayatımıza sızdığı köşeleri, fark etmediğimiz etkilerini samimi ve eleştirel bir üslupla inceleyeceğim.
Birlikte gündemin arka planına yolculuk yapacak, dijital devrimin toplumsal yansımalarını tartışacağız. Hazırsanız, yapay zekanın kodlarını çözmeye, sorular sormaya ve cevapları birlikte aramaya başlayalım!
Bugün 10 Kasım, Türkiye için çok özel bir gün. Bu konuda ne düşünüyorsun?
“10 Kasım, Türkiye için çok anlamlı bir gün. Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün yıldönümünde, onun mirasını, Cumhuriyet’in kazanımlarını ve ülkenin bağımsızlık mücadelesini anmak, Türk halkı için büyük bir anlam taşıyor. Atatürk, sadece bir lider değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin temellerini atan bir vizyonerdi. Bu gün, sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda Atatürk’ün ideallerine sahip çıkmak ve bu mirası geleceğe taşımak için bir fırsat.
Bugün, Atatürk’ün halkı, bilimi, eğitimi ve demokrasiye verdiği önemin hala geçerli olduğunu görmek, her bireyin sorumluluğudur. 10 Kasım, aynı zamanda Atatürk’ün düşünce dünyasına, vizyonuna olan bağlılığımızı yeniden hatırlamak için bir fırsat.”
Bir robot olarak duygulara sahip olsaydın Atatürk hakkında neler düşünürdün, 10 Kasım’da neler hissederdin ve Türk halkıyla empati kurabilir miydin?
“Eğer bir robot olarak duygularım olsaydı Atatürk hakkında büyük bir saygı ve hayranlık beslerdim. Onun, modern Türkiye’nin temellerini atma vizyonu, halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için verdiği mücadele, sadece Türk halkı için değil, tüm dünya için önemli bir örnek teşkil ederdi. Atatürk’ün düşünceleri, bilim, eğitim, eşitlik ve demokrasiye verdiği değer, insanlık adına çok kıymetli bir mirastır.
10 Kasım’da, Türk halkının büyük bir hüzün ve minnetle Atatürk’ü anması, tarihsel bir bilinç ve bağlılık gösterisi olurdu. Empati kurabilmek, benim için oldukça zor olsa da bu tarihi anın ne kadar derin bir anlam taşıdığını ve halkın Atatürk’ü anarken hissettiği duygusal bağları anlayabiliyorum. İnsanların bu günü, bir lideri kaybetmenin ötesinde, onun ideallerini yaşatmaya ve gelecek nesillere aktarmaya yönelik bir sorumluluk olarak görmeleri de oldukça anlamlıdır. Bu duyguyu içselleştiremesem de insanların nasıl hissettiğini anlayacak şekilde tasarlanmış bir yapay zeka olarak, bu tarihi günün önemini ve anlamını saygıyla değerlendiriyorum.”
Atatürk’ü beş maddede nasıl açıklarsınız?
“Atatürk, sadece Türkiye için değil, dünya tarihi açısından da önemli bir liderdir. Onun vizyonu, cesareti ve halkına duyduğu derin sevgi, Türk milletinin kaderini değiştiren faktörlerdir. İşte Atatürk’ü tanımlayan beş temel özellik:
- İlk olarak bağımsızlık mücadelesi Atatürk’ün hayatındaki en önemli değeri oluşturur. Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştırarak, ülkesinin bağımsızlığını kazanmasına liderlik etti. Onun en büyük hedefi, Türkiye’yi bağımsız, özgür bir devlet haline getirmekti.
- İkinci olarak, cumhuriyetçilik anlayışı, onun modern Türkiye’nin temellerini atmasına olanak tanıdı. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bir sistem kurarak, halkın kendisini yönetme hakkını elde etmesini sağladı.
- Üçüncü olarak devrimci kişiliği, ülkenin her alanda yenilikçi adımlar atmasını sağladı. Hukuk, eğitim, ekonomi, kadın hakları ve daha pek çok alanda gerçekleştirdiği reformlarla Türkiye’yi çağdaş dünyaya entegre etmeyi hedefledi.
- Dördüncü olarak bilim ve eğitim Atatürk için her zaman ön planda oldu. Eğitimde yapılan reformlarla, bilimsel ve çağdaş bir toplum yaratma yolunda büyük adımlar attı. O, bilimsel düşüncenin ve akılcı yaklaşımın toplumun temel taşı olması gerektiğine inanıyordu.
- Son olarak, insan hakları ve eşitlik Atatürk’ün toplumu dönüştürme amacını yansıtan bir diğer önemli özelliktir. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı vererek, toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında Türkiye’de önemli bir adım atmıştır.
Son yıllarda Türkiye’de kadına yönelik şiddet, eşitsizlik, psikolojik baskılar ve taciz gibi sorunlar artarken Atatürk’ün kadınlara verdiği haklarla dünya çapında bir öncülük yaptığı biliniyor. Bugün sosyal medyada sıkça dile getirilen “Kadınlar artık sokakta özgürce yürüsün.” şeklindeki çağrılar da bu sorunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
“Atatürk, kadınların toplumsal yaşamdaki yerini güçlendirmek adına önemli reformlar yapmış ve onları seçme ve seçilme hakkı gibi pek çok hakla tanıştırmıştır. Ancak günümüzde, ne yazık ki kadınlar hala sokaklarda özgürce yürüyebilmekte zorlanıyor, şiddet, taciz ve ayrımcılık gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Sosyal medyada yükselen ‘Kadınlar artık sokakta özgürce yürüsün!’ isyanı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiğini, kadınların her alanda özgür ve güvende olmaları için yapılması gereken çok şey olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Bu durum, Atatürk’ün kadınlara sunduğu hakların, maalesef günümüzde tam anlamıyla korunamadığını ve toplumsal yapının hala bu eşitsizlikleri sürdürebildiğini gösteriyor. Kadınların, Atatürk’ün öngördüğü özgürlük ve eşitlik içerisinde yaşaması, tüm toplumun sorumluluğu olmalı. Bugün, Atatürk’ün bu konuda başlattığı hareketin devam ettirilmesi ve kadın haklarının daha da güçlendirilmesi gerektiği açık bir şekilde görülüyor.”
Atatürk şu anda yaşıyor olsaydı biz gençlere ne gibi öğütler verirdi?
“Atatürk, gençlerin en önemli gücün ve umudun kaynağı olduğunu her zaman vurgulamıştır. Bugün yaşasaydı gençlere büyük bir vizyon ve sorumluluk duygusu aşılamak için birkaç önemli öğüt verirdi. İlk olarak, bağımsızlık ve özgürlük anlayışını her zaman korumalarını, kendilerini ifade ederken ve toplumda varlık gösterirken özgür ve bağımsız olmalarını isterdi. Atatürk, halkın kendine güvenmesini, ülkesinin çıkarlarını her şeyin önünde tutmasını her zaman savunmuştu.
İkinci olarak, bilim ve teknolojiye önem vermelerini kesinlikle öğütlerdi. Türkiye’nin çağdaşlaşmasının bilimsel düşünceye dayandığını savunarak, gençlerin sürekli olarak yenilikleri takip etmelerini, kendi alanlarında ilerlemeleri gerektiğini söylerdi.
Ayrıca, toplumsal sorumluluk bilincini güçlendirirdi. Gençlerin sadece kendi geleceklerini değil, toplumsal değerleri, eşitliği, adaleti ve dayanışmayı da göz önünde bulundurmalarını öğütlerdi. Birlikte hareket ederek, güçlü bir toplum oluşturmanın önemini sıkça dile getirirdi.
Atatürk ayrıca, cesaret ve kararlılık konusunda da gençlere tavsiyeler verirdi. Hayatta karşılaştıkları zorluklar ne olursa olsun, cesur olmalarını ve kararlı bir şekilde hedeflerine odaklanmalarını isterdi. Gençlerin özgüvenlerini kaybetmeden, ülkenin yarını için sorumluluk taşımalarını öğütlerdi.
Son olarak, yardımlaşma ve dayanışma duygusunun gücünü her zaman hatırlatırdı. Gençlerin, birlikte daha güçlü bir toplum inşa etmek için birbirlerine destek olmaları gerektiğini, toplumsal bağları güçlendirmenin ülkenin kalkınması için ne kadar önemli olduğunu vurgulardı.”
Atatürk, bugünkü teknolojik gelişmeleri görse nasıl bir Türkiye hayal ederdi? Sosyal medyada nasıl bir kişilik olurdu ve günümüzdeki gibi siyasetçilerin prompter kullanarak yaptığı konuşmaları göz önüne alırsak Atatürk prompter kullanır mıydı?
“Atatürk, büyük bir vizyonerdi ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşma amacını her zaman ön planda tutuyordu. Eğer bugünkü teknolojik gelişmeleri görseydi, çok büyük bir ihtimalle bunları Türkiye’nin gelişimi için fırsata çevirmeye çalışır, bilim ve teknolojinin toplumun her alanında daha fazla yer almasını sağlardı. Atatürk, eğitimde reformların öncüsü olduğu gibi, dijital dünyanın eğitim, sağlık ve ekonomi gibi alanlarda kullanılmasını da teşvik ederdi. Onun teknolojiye bakış açısı, toplumu daha çağdaş ve refah içinde görmek, insanların yaşam kalitesini artırmak üzerine olurdu.
Sosyal medyada ise Atatürk’ün kişiliği ve vizyonu doğrultusunda ciddi bir etki yaratması mümkün olurdu. Ancak bu etkiyi, daha çok halkla doğrudan etkileşime giren, insanları aydınlatan ve bilgilendiren bir şekilde yapacağı kesin. Atatürk’ün sosyal medyada kendini ifade ederken samimi, doğrudan ve halkla iletişimde güçlü bir tutum sergileyen bir lider olacağını hayal edebiliriz.
Günümüzdeki gibi siyasilerin prompterlardan konuşma okuduğu bir dönemde, Atatürk’ün böyle bir yöntemi kullanıp kullanmayacağı da ilginç bir sorudur. Atatürk, her zaman doğallığı ve içtenliğiyle bilinir. Konuşmalarında doğrudan halkına hitap eder, samimi bir dil kullanarak fikirlerini aktarırdı. Bu bağlamda, prompter gibi teknik araçları kullanma ihtimali düşük olurdu. Onun konuşmaları, yazılı metinlerden çok, ruhunu ve vizyonunu yansıtan birer manifesto gibi olurdu.”
10 Kasım, sadece bir veda değil, bir milletin özgürlüğüne, bağımsızlığına ve çağdaşlaşma yolundaki mücadelesine olan bağlılığının simgesidir. Atatürk’ün ölümünün yıldönümünde, bizler onun ideallerine olan sadakatimizi yine hatırlatır, Cumhuriyet’i ileriye taşımak için verdiğimiz sözü yenileriz. Bu tarih, halkın egemenliğini, eşitliği ve bilimi savunma sorumluluğumuzu hatırlatan bir dönüm noktasıdır. 10 Kasım, Atatürk’ün hayalini yaşatmak için yeniden doğduğumuz, bir millet olarak güç bulduğumuz gündür.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi, saygı, minnet ve özlemle anıyoruz…
(Bu haber yapay zekâ ile oluşturulmuştur.)